
Afganistan - Pakistan sınırında yüksek vadilerde yaşayan Hunza Türkleri.
Dünyada kanser hastalığının olmadığı tek topluluk ve ayrıca ortalama yaş ömürleri 120-150 arasıdır.
Hunza Türkleri, aslen Hun Türklerinden geliyor. Ortaasyadan yüzyıllar öncesinden bölgeye göç etmişlerdir. Hun Türkçesi konuşurlar. Dünyanın tıp açısından en sağlıklı toplumudur. Dağlarda vadilerde göçebe yaşıyorlar ve tamamen doğal beslenirler.
İnanç olarak Alevi, fakat kültür gelenek ve göreneklerinde Şamanizm çok güçlü. Zaman içerisinde Alevilikle Şamanizmin sentezi bir inanca evrilmişlerdir.
Hunza Türkleri dağlarda vadilerde hayvanlarla birlikte yaşarlar ve hayvan öldürmek yasaktır.
Hunza Türklerinde kadın erkek eşit, hatta kadınlar daha eşittir.
Hunza Türklerinin güzelliği dillere destandır. Hunza Türklerün özerk bölgesinde savaş, cinayet, hırsızlık, vb asayiş sorunu yoktur.
Hunza Türkleri sadece kendi içinde evlilik yapar. Asla dışarıya gelin gitmezler ve dışardan gelin gelmez. Akraba evliliği yasaktır
Hunza Türklerinde kadınların sözü geçerlidir evde. Ve toplumu ilgilendiren bir konuda karar alınacaksa otağ kurulur demokratik bir karar alınır. Otağ meclisine herkes katılır fikrini beyan eder ve y kullanırlar.
ADNAN DAĞ
ESKİ MEDENİYETLER VE DÜNYA TARİHİ – ALINTIDIR A.K.
BİR AĞAÇTAN ON DERS
Bir ağacın gölgesinde adam felsefe kitabı okuyordu. Sorular üstüne sorular adamın kafasını karıştırmıştı. Başını kaldırıp ağaca baktı.
—Keşke ağaç olsaydım, hiç düşünmeden yaşasaydım dedi.
Birden ağaç dile geldi:
—Ben düşünmüyorum belki ama düşünen insanlara o kadar çok ders verebilirim ki, dedi.
Adam heyecanla:
—Seni dinlemek isterim, dedi.
Ağaç konuşmaya başladı:
—At o felsefe kitabını elinden, şimdi bana bak ve beni dinle
sana on tane hayat dersi vereceğim, dedi.
Adam heyecanlanarak:
—Tamam dedi.
Ağaç:
—Dinle o zaman, dedi ve hayat dersini sıralamaya başladı:
1- Ağaç yaş iken eğilir ya da doğrulur. Her şeyin bir zamanı
vardır. Hayat öğrenme sürecidir ama zamanlaması çok önemlidir. Siz de bilirsiniz ki “yaşlı köpeğe yeni oyunlar öğretilmez.” “Yaşlı kurda yol öğretilmez.”
2- Düşen ağaca balta vuran çok olur. Onun için hayatta düşmemeye dikkat etmek gerek; güçlüyken gölgene sığınanlar düşerken baltayı alıp sana koşarlar.
3- Bizi yok etmeye çalışan baltanın sapı bizdendir. Her zaman
dış düşmandan korkmayın. İç düşman daha tehlikelidir. Sizin gibi görünüp size hainlik edecek insanlara dikkat edin. Dişi kıran, pirince en çok benzeyen beyaz taştır.
4- Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir (Cemil Meriç) İnsanı geliştiren mükemmelleştiren zorluklardır. Büyük adamlar büyük engellerle karşılaşıp onu aştıkları için büyük adam olurlar. Büyük devletler büyük badireleri atlatarak büyük devlet olurlar. Uçurtma rüzgâra karşı durduğu için yükselir. Engelleri fırsat bilmelisiniz.
5- Bir ağacın kökü ne kadar derinse boyu o kadar yükseğe çıkar. Kökleri zayıf olan büyüklüğü taşıyamaz. Onun için kökünüze sahip çıkmalısınız. Kökünü unutan ya da yok sayan bir ağaç ayakta kalabilir mi? Bir ağaç gücünü gövdesinden değil kökünden alır. Sizin de tarihiniz olmazsa nasıl geleceğiniz olacak? Tarihinizi yok sayar ya da unutursanız nasıl geleceği inşa edebilirsiniz?
6- Ağaç yapraklarıyla gürler. Bir insan da ailesiyle, sosyal çevresiyle güzel olur; onlarla tamamlanır. Onlarla varlığını hissettirir. Onun için sosyal ilişkileriniz önemlidir.
7- Hiçbir ağaç acaba bahar gelecek mi, çiçek açacak mıyım diye düşünmez. Kök, gövde ve dallar görevini sessizce ve sabırlıca yaparlar. Siz de baharın gelmesini bekliyorsanız görevinizi şamata yapmadan sessizce, hakkıyla ve sabırla yapmalısınız.
8- Meyveli ağacı taşlarlar. Bilgili, becerikli, başarılı insanlara
haset eden çok olur. Bir işe yaramayan, niteliksiz, silik insanlar kimsenin umurunda olmazlar. Onun için başarılı insanlar atılacak taşlara mukavemet edemezlerse başarılarını sürdüremezler.
9- Her ağaç kendi toprağında büyür. Ağaç ancak uygun toprağı
bulması halinde gelişmesini sürdürür. İnsan yetenekleri de öyledir; ağaç tohumu gibidir. Uygun zemin bulursa gelişir, yoksa çürür gider.
10- Beşikten mezara kadar ağaca muhtaçsınız. Çocukken beşikte, ölünce tabutta bizimle berabersiniz. Bize hep odun gözüyle bakmayın. Biraz da ibret gözüyle bakın. Sözü şöyle bitireyim, insanların kulağına küpe olsun. “Her şey bir ağacı sevmekle başlar.” Bundan sonra bir ağacın yanından geçerken durun ve şarkımızı dinleyin.
Adam ağaca tekrar baktı, “Aslında odun olan bu ağaç değil, benmişim meğerse” diye geçirdi içinden. "Bitkilerle Sohbet" kitabından
ALINTIDIR A.KÇ.